e-posta

trendpinari@gmail.com

19 Eylül 2011 Pazartesi

BNG: Bozcaada Vol.2

Diğer Bozcaada postları için:

Bozcaada Vol.1
Bozcaada Vol.3

Merhaba,

Vol.2'yi dört gözle bekleyenler varmış.. Hemen başlayalım o zaman..



Müthiş kahvaltımızdan sonra atıyoruz kendimizi Bozcaada'nın taş sokaklarına.. Rum mahallesi senin Türk mahallesi benim, butikler, pastaneler, cafeler.. Adım adım geziyoruz Bozcaada'yı..






Ben en çok mavi pencereli beyaz evleri seviyorum.. Begonvillerle taçlandırılmış, pencere önlerinde çiçekler açmış evleri.. Eski ahşap kapılar, farklı farklı kapı tokmakları, rengarenk bahçeler.. Yok böyle bi güzellik! Kapıların üzerinde anahtarlar.. Düşünün nasıl muhteşem bir yerdeyiz..

Ara sokaklarda harika butikler var.. En beğendiğimiz, bakmaya alışveriş yapmaya doyamadığımız butik; Masal.. Gerçekten masal gibi.. Kapıda kuşlar karşılıyor, içeride ise kelimelerin kifayetsiz kalacağı sanat eserleri.. Tablolar, tşörtler, çantalar, peştemallar, anahtarlıklar, aynalar.. Ve daha bir çoğu.. Bazı özel parçalar var, satılık değiller ki bence çok yerinde bir karar.. Her şey el yapımı.. Öyle para kazanayım, Çin mallarını yığayım, gelene kakalayayım değil derdi.. Özel.. Birileri görür taklit eder diye fotoğraflarını bile koyamıyorum düşünün.. Rum mahallesinde arayın tarayın bulun mutlaka..




Sokaklardan birinde yürürken römorku üzümle dolu bir traktöre rastlıyoruz.. Fabrikaya üzüm getirmişler.. Üzümleri saplarından ayırıp öğüten bir makine var bahçede.. Annemin ilk tepkisi "Ay yıkamadan atıyorlar!" oldu, ama çok misafirperverdiler, bize üzüm ikram ettiler, içeriyi gezebilirsiniz dediler.. Makinelerin arasından geçip binanın içine girdiğimdeyse nasıl bir hayal kırıklığı.. Dikdörtgen havuzların içinde (betondan, bildiğiniz sıva, fayans bile yok) üzüm suları, bir adamın elinde plastik süzgeç, içinden kalıntıları alıyor.. O görüntüden sonra kendimi zor attım dışarıya.. Gerçi çok da üzücü, güleryüzlü, sıcakkanlı insanlardı.. Bunları söylerken bile bir garip oluyorum.. Belki onlar köpek öldüren üretiyorlardı belki de şarabın öylesi makbuldur, kimbilir..



Ama tabi her yerde durum böyle değil.. Tamay'ın fabrikası tertemizdi, bırakın şarapları ya da üzüm sularını makinelerin üzerinde minicik bir leke bile yoktu..














Bozcaada sokakları o kadar renkli ki, her köşeden renkli ve sevimli objeler çıkıyor karşınıza..


Bir de "Şarap Takıları" diye bir mağaza vardı ki her şey üzüm ve şarap üzerineydi.. Yukarıdaki kareler de oradan.. Çok orjinal hediyelikler bulabileceğiniz bir dükkan.. Mantar panoya bayıldık!

Ben Bozcaada'ya doyamadım ya, her kareyi paylaşmak istiyorum sizinle, ama bu sefer de post çok uzun oluyor, iyisi mi Vol.3'e bırakalım birazını da..



Bu arada ne mi giymişim?

Bluz: Cherry Store
Denim Şort: LTB
Çanta: DKNY
Terlik: Twigy
Gözlük: RayBan
Saat: Guess Collection

xoxo :*

3 yorum:

Kuzununannesi dedi ki...

oh içimiz açıldı :)) ne kadar guzel bır yer degıl mı?

Bir Alışverişkoliğin İtirafları dedi ki...

bu post beni iki hafta önceki gezime geri döndürdü, iyi de oldu:) Şarap mantarlarından pano yaapma fikri aklıma gelmişti, demek tek akıl eden ben değilmişim :) Biriktirip bir pano hatta bir de çerçeve yapamak niyetindeyim, ada şaraplarından olursa daha iyi tabi :)

http://bir-alisveriskoligin-itiraflari.blogspot.com/

Stil Direktoru dedi ki...

valla tatil gibisi yok değil mi kuzum?
her dem hayat tatil kafasında olsun öperim gülen yüz .)